Rus makamları, olayın faillerinin ifadelerini televizyon kanallarında yayımladı. Burada failler, sürekli Ukrayna’dan bahsediyor. Anlattıklarına göre kendileriyle iletişime geçen Seyfullah adlı biri, bunların her birine, 1’er milyon Ruble para teklif etmiş. Bu parayı da Ukrayna’ya geçtikleri zaman alacaklarını söylemiş. Ayrıca Ukrayna sınırının iki noktasında -sınırı geçebilmeleri için- mayınların temizlendiğini ve onların buradan sınırı geçtikten sonra araçlarla Kiev’e nakledileceklerini bildirmiş.
İFADELERİ GEÇERLİ OLMAZ
Rusya yönetimi, bu ifadelere dayanarak eylemi planlayanın Ukrayna olduğunu söylüyor. Rusya’nın devlet başkanı ve şimdiki Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitri Medvedev, bu saldırının planlayıcısının “Kiev yönetimi” olduğunu, suç ortaklarının ise ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya olduğunu ilan etti. Ukrayna’dan bu sözlere henüz resmi açıklama gelmedi. Fakat demeç veren Ukraynalı uzmanlar, saldırıdan iki hafta sonra üstelik de baskı alında alındığı belli olan ifadelerin hiçbir geçerliliğinin olmayacağını söylüyor. Peki ama saldırı terör örgütü IŞİD tarafından üstlenilmişken Rusya’nın bunu görmezden gelerek -daha ilk anlardan itibaren- saldırıda Ukrayna’nın parmağının olduğunu söylemesinin nedeni ne?
‘TOPLUMSAL DESTEK’ AMACI
Başlıca iki nedenden bahsedilebilir: Birincisi, Ukrayna’ya karşı yürütülen savaşa daha geniş toplumsal destek bulmak (Bunu da Ukrayna halkını topyekûn düşman ilan etmeden, “Kiev yönetimini” ve onun arkasındaki Batı’yı suçlayarak yapmaya çalışıyorlar). Bunu, iki hafta önceki yazıda değerlendirmiştik.
AÇILIMA KİLİSEDEN DESTEK
İkincisi ise önemli bir Müslüman nüfusa sahip olan ve İslam dünyası ile ilişkilerini yakınlaştırmaya çalışan Rusya’da, Müslüman karşıtı havanın ve söylemlerin oluşmasının önüme geçmek. Sovyetler Birliği’nin fiyaskoyla sonuçlanan 1979-1989 dönemindeki Afganistan macerası, Moskova’nın İslam dünyasıyla ilişkilerini bozmuştu. 1990’larda ve 2000lerin başlarındaki Çeçenistan savaşları da Rusya ile İslam dünyasının arasını iyice açmıştı.
Ne var ki ABD’nin 2003’te Irak’ı işgali sonucunda ABD ile Müslüman dünyası arasında başlayan soğumayı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ustalıkla kullanarak Rusya’yı “İslam dostu bir ülke olarak ortaya koydu. Batı basınında, İslamiyete hakaret içeren yayınlara en fazla Rusya tepki gösteriyor.
Rusya’nın bu “İslam dünyası açılımı”na en yoğun desteği de Rus Ortodoks Kilisesi veriyor. Rus Patriği Kiril, daha geçen yıl hem Putin’in hem de kendisinin, Ortodoksluğun Katoliklikten ziyade, İslamiyet’e yakın olduğunu söyleyerek kilise tarihinde bir çığır açmıştı. Rusya’nın Batı ile ilişkileri bozuldukça, Asyalılık ve Doğululuk vurgusunun arttığını görüyoruz. Bunu ileriki yazılarda daha ayrıntılı yazacağım.