“`html
Stephanie Hegarty
BBC 100 Kadın
Münih’te bir mahkeme salonunda, Nora, kendisini köle olarak satın alan ve taciz eden kişinin karşısında oturuyordu. Bu kişi aynı zamanda beş yaşındaki kızını da öldürmüştü.
2015 yılında, Nora ve Reda, Irak’ta IŞİD tarafından rehine alındı. IŞİD, daha önce Birleşmiş Milletler tarafından “soykırım kampanyası” olarak tanımlanan saldırılara bir yıl önce Ezidi azınlığına yönelik olarak başlamıştı.
Nora, Almanya’dan gelen IŞİD militanı Taha al-Cumaili ve eşi Jennifer Wenisch tarafından köle olarak alındı. Temmuz ayının sonlarına doğru, beş yaşındaki Reda hastalandı ve yatağını ıslattı.
Ceza olarak Al-Cumaili, küçük kızı 50 derece sıcaklıkta pencereye zincirledi. Çift, susuzluktan ölmekte olan küçük kızı içerideki annesinin gözleri önünde terk etti.
Wenisch, 2021 yılında savaş suçlarından yargılanan ve mahkum edilen ilk IŞİD üyelerinden biri olurken, bir ay sonra Al-Cumaili de soykırımla ilgili suçlamalardan cezasını aldı. Nora’nın mahkemede verdiği ifadeler, bu konudaki kararların verilmesinde etkili oldu.
Nobel Barış Ödülü almış Ezidi aktivist Nadia Murad, “Bu mümkün, daha önce yapıldı,” diyerek, Nora’nın köyünden tanık olduğu zulmü anlatmaya devam etti. Murad, “İnsanların [IŞİD] ve benzeri gruplar hakkında bilmedikleri şey, onların öldürme eylemlerinin umurlarında olmaması. Fakat böyle yüzleşmekten çok korkuyorlar” ifadesini de kullandı.
2014 yılında IŞİD, Irak’ın kuzeyindeki büyük bir bölgeyi ele geçirdi ve dini ile etnik gruplara yönelik saldırılara başladı. Ancak, Ezidilere özellikle acımasız bir yaklaşım sergiledi. Binlerce Ezidi erkeği ve ileriki yaştaki kadınları öldürdüler, birçok genç kadını ve kız çocuğunu da cinsel köle olarak esir aldılar.
Almanya, Portekiz ve Hollanda’daki mahkemelerde, onbinlerce IŞİD üyesinden 20’den azı savaş suçlarından mahkum edildi. Irak’ta ise IŞİD üyeleri, savaş suçları yerine terör suçlarından ceza aldı.
Unitad isimli soruşturma birimi, IŞİD üyelerinin Avrupa’da mahkum edilmesine yardımcı oldu. Murad’ın işbirliğiyle kurulan bu birim, milyonlarca delil topladı. Ancak, Irak’ın BM’yle işbirliğini sona erdirmesi nedeniyle soruşturmanın ilerlemesi durdu.
Yakın geçmişteki verilere göre, Irak’ta kaç IŞİD mensubunun mahkum olduğu net değildir. Ülkede ortalama 20,000 kişinin terör suçlamalarıyla ceza aldığı fakat bunların hangilerinin IŞİD üyesi olduğu tam olarak bilinmemektedir.
Murad, mağdurların bu durumunun kendisini derinden etkilediğini ifade ediyor.
Yezidiler, 2024’te IŞİD’ın soykırımını andı.
Murad, aile üyelerinin birçoğunun öldüğünü ve kendisinin de rehin alındığını, birçok kez başka üyelere satıldığını belirtti. Kaçışının bir tesadüf sonucu gerçekleştiği, esir alınan kişinin kapıyı kilitlemeyi unuttuğunda gerçekleşmişti. Saatlerce yürüdükten sonra, onun IŞİD bölgesinden kaçmasına yardım eden birine ulaştı.
“Yeğenlerim, arkadaşlarım hâlâ oradayken hayatta kaldığım için suçlu hissediyorum” diyor Murad. “Bu nedenle hayatta kalmamı bir sorumluluk olarak görüyorum; insanlara [IŞİD] altında neler olduğunu aktarmak için.”
Cesur bir şekilde konuşan Murad, Irak’ta cinsel şiddet ve utanç bağlamında sessiz kalmayı reddetti. Tanıdığı birçok kadının utanç nedeniyle sessiz kalmayı tercih ettiğini ifade etti, ancak Murad, arkadaşlarını ve akrabalarını Unitad’a delil sunmaya ikna etmeyi başardı.
Murad’ın çalışmaları, cinsel şiddet mağdurlarının haklarını korumak amacı taşıyor. Geliştirdiği “Murad Kodu” adlı rehber, mağdurların soruşturmacılar ya da gazetecilerle paylaşacakları bilgileri kontrol etmelerine yardımcı oluyor.
“Cinsel şiddet ve tecavüz, savaş sona erdikten sonra bile insanın ruhunda kalıcı izler bırakır,” diyor Murad. “Bunlar, hayatınız boyunca var olmaya devam eder.”
Murad, Irak devletinin, soykırım mağdurlarını BM’nin yardımı olmadan nasıl ele alacağı konusunda endişeli. Yakınlarının toplu mezarlardan çıkartılması ile ilgili sürecin yavaş ilerlemesi de kaygı verici bir durum.
IŞİD tarafından öldürülen insanların gömüldüğü 200’den fazla toplu mezar var. BM’nin yardımıyla açılan 68 mezarın 15’i Murad’ın doğum yerindeydi ancak süreç hala Irak yönetiminde ve sadece 150 bedenin kimliği belirlenebilmiştir. Murad’ın altı erkek kardeşinden beşi IŞİD tarafından öldürüldü fakat sadece iki tanesi için düzgün bir cenaze töreni düzenlendi.
“Annem, yeğenlerim ve diğer dört erkek kardeşim hala kayıp,” diyen Murad, bu sürecin acılı bir bekleyiş olduğunu belirtti.
Son dönemlerde kimliği belirlenen kurbanların ailelerine ulaşılmadığı ve bunun sosyal medya üzerinden ortaya çıktığı bildirilmektedir.
Unitad’ın eski yöneticisi Christian Ritscher, BBC’ye verdiği röportajda, bedenlerin kimlik tespitinin zorlu bir süreç olduğunu belirtti. Ritscher, Unitad’ın önemli başarılar elde ettiğini ancak soruşturmanın daha fazla zaman tanınmadan sona ermesinin yanlış olduğunu düşündüğünü vurguladı.
Nadia Murad, BM ve diğer uluslararası kuruluşların savunmasız insanları koruyamadığını dile getiriyor.
Ezidi soykırımının onuncu yıldönümünde Murad’ın BM gibi kuruluşlara yönelik sert eleştirileri dikkat çekti. “Bu uluslararası organizasyonlar insanları sürekli hayal kırıklığına uğratıyor. Savaşı önleyebildikleri tek bir örnek bile yok; ister Irak, ister Suriye, ister Gazze ve İsrail, ister Kongo ya da Ukrayna olsun,” diyor Murad.
“En savunmasızları korumak zorundalar,” diyen Murad, “Kendi menfaatleri ve siyasetleri için uğraşmayı daha fazla önemsiyorlar.”
Murad, Gazze ve Lübnan’daki savaşların yaygınlaşması ve IŞİD kalıntısı grupların Ortadoğu’daki karmaşadan faydalanmasından endişe duyuyor.
“IŞİD gibi bir ideolojiye karşı yalnızca silah kullanarak mücadele edemeyiz,” diyor Murad. “Hâlâ serbest kalan ve cezasız kalan birçok kişi olduğunu biliyoruz.”
“Sesimi duyurmak ve utancı üzerimden atarak adalet arayışımda bir şeyler gerçekleştirdiğimi hissediyorum. Ancak, suskun kalan, hikayesini anlatmayan aile fertlerimin acısı hâlâ gerçek.” Ve bu travmanın üstesinden gelmek yalnızca adaletle mümkün.”
“`